Başhekim Prof. Dr. Yusuf Usta Çölyak Haftası Kapsamında TRT Çukurova Radyosu Bölge Gündemi Programına Katılarak Hastalık İle İlgili Önemli Bilgilendirmelerde Bulundu
Mersin Üniversitesi Hastanesi Başhekimi, Çocuk Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Yusuf Usta, 09-15 Mayıs Çölyak Haftası kapsamında TRT Çukurova Radyosu "Bölge Gündemi" programına konuk oldu. Program sunucusu Cem Kurtçu'nun sorularını yanıtlayan Prof. Dr. Usta, çölyak hastalığının belirtileri, türleri, tanı ve tedavisi konusunda geniş kapsamlı açıklamalarda bulundu.
Sunucu: Sayın Usta programımıza hoş geldiniz. Öncelikle bize çölyak hastalığının ne olduğu ve belirtileri konusunda bilgi verir misiniz?
Prof. Dr. Yusuf Usta: Çölyak hastalığı, buğday, arpa ve çavdarda bulunan glutene karşı, genetik olarak duyarlı kişilerde ortaya çıkan, immun aracılığı bir bağırsak iltihabıdır. Bunun sonucunda bağırsağımız yapısında bulunan villüs dediğimiz emilim yüzeyini arttıran yapılar düzleşir ve bağırsaktan emilmesi gereken demir, kalsiyum, folşk asit gibi maddelerin emilimi azalır. Bunun sonucunda da hastalarda başta kronik ishal başta olmak üzere bazı semptomlar ortaya çıkar. Çıkan semptomlar iki grupta toplayabiliriz. Özellikle 2-3 yaşından küçük çocuklarda tipik klinik bulular olarak tanımladığımız kronik ishal ve malabsorpsiyon görülür. Beslenme bozukluğu-malnütrisyonla görülür. Ancak yalnızca ishalle gelmez. Bu hastalar atipik klinik bulgularla gelirler, asıl önemli olan ve gözden kaçırılmaması gereken de, bu septomları taşıyan hastalardır. Çünkü kronik ishal olduğunda tanı kolaylıkla konabilir. Kronik ishal dışında ortaya çıkan bulguların ayıt edilmesi tannin konması için çok önemlidir. Atipik klinik bulgularla gelen hastalar gözden kaçabilir. O nedenle özellikle farkındalık yaratırken bu semptomlar üzerinde değinmek gerekir. Bu semptomlar nelerdir? Örneğin boy kısalığı olan hastada özellikle düşünmek gerekir. Çölyak hastalığının neden olduğu boy kısalığı, büyüme hormone eksikliğinin neden olduğu boy kısalığından çok daha sık görülür. Ayrıca, karaciğer enzimlerinde yükseklik, osteporoz (kemik erimesi) gibi durumlarda aklımıza gelmesi gerekir. Diyabet hastalarında, Down sendromunda, IgA eksikliği gibi immün yetmezlikt, Turner sendromu dediğimiz hastalıklarda çölyak hastalığının görülme sıklığı arttığından, bu hastalar düzenli olarak çölyak hastalığı taranmalıdır. Böylece erken tanı konur.
Ayrıca, çölyak hastalığı tanısı konmuş hastaların kardeşleri de taranması gerekir. Hatta şunu da buradan mesaj olarak vermek isterim: Bazen hastalar kardeşleri tarandı mı dediğimizde ve tarandı diyorlar. Ancak hastalar bir kez tarandı mı hiç taranmayacakmış gibi bir algı oluşabilir. Tanı alan hastaların kardeşleri de düzenli olarak taranmalıdır. Çölyak hastalığı bulguları varsa hemen doktora başvurmaları gerekir.
Sunucu: Kardeşlerinde çölyak taraması yapılması gerektiğine vurgu yaptınız peki buradan genetik faktörlerin çölyak hastalığında etkili olduğu sonucunu çıkarabilir miyiz?
Prof. Dr. Yusuf Usta: Çölyak hastalığında, genetik faktörlerimiz önemli. HLA dediğimiz HLA DQ2 ve DQ8 başta olmak üzere, doku antijen grupları etkilidir. En sık bu ikisi görülmekle birlikte başka doku antijenleri de hastalıktan sorumludur. HLA DQ2 ve/veya DQ8 dediğimiz doku antijenlerimiz pozitif olduğunda çölyak hastalığı için risk yaratmaktadır. Tabii şunu da unutmamak gerekir: Genetik taramalar yapılıp HLA DQ2 ve/veya DQ8 pozitif geldiğinde için ya bu çölyak hastalığı mı diye sorular geliyor. Normal toplumda da yaklaşık bir %20-25 oranında pozitif saptanmaktadır. Tek başına hastalık tanısı koydurmaz. Bu konuda da dikkatli olmak gerekir. Tanıda, dokutransglutaminaz IgA (dTGIgA) ve IgA düzeyi bakarak çölyak hastalığı taranır. Hastalarda bu antikorların pozitif olmasını bekleriz, ancak bazı özel durumların da olduğunu belirtmek isterim. Tanı, semptomu olan kişilerde veya risk gruplarında dTGIgA düzeyine bakıyoruz. Antikor pozitif ise endoskopik ince bağırsak biyopsisi yapıyoruz.
Sunucu: Sayın Usta Çölyak Hastalığının tedavisi var mı?
Prof. Dr. Yusuf Usta: Çölyak hastalığı tedavi edilebilir bir hastalıktır. Gluten dediğimiz buğday arpa ve çavdar içeren gıda ürünleri diyetten çıkarıyoruz. Diyetten çıkardığımız zaman da hemen hemen bir ay içerisinde klinik yanıtı görüyoruz. Bağırsaklarımızın düzelmesi de hasta diyete tam uyduğunu da bir yılı buluyor. Diyet ömür boyu yapılmaktadır.
Sunucu: Sayın Usta toplumdaki çölyak hastalığı farkındalığı gün geçtikçe artmakta, siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Prof. Dr. Yusuf Usta: Tabii, özellikle Türkiye'de çocuk sağlığı ve hastalıklarının alanında gelişmeler, çocuk hekimlerin sayısının artması, çocuk, gastroloji ve beslenmenin gelişmesiyle beraber diğer hastalıklarda olduğu gibi çölyak hastalığı tanısı da daha sık akla gelir ve tanı konuyor. Sosyal medya önemli bir araç, hastalıkta farkındalık yaratmakta. Bir tür reklam yapılmış oluyor. Sosyal medya özellikle çok etkili, çünkü hastalar birbirleriyle bu mecralarda buluşuyorlar. İnternet siteleri var. Birbirleriyle etkileşim halindeler ve sürekli olarak yayınlar yapılmakta. Özetle farkındalık artmış durumda. e Türkiye'de Türkiye’de 2000’lerin başında okul çağındaki çocuklarda Sağlık Bakanlığı’nın desteklediği çölyak hastalığı taraması yapıldı. Bu çalışma Gazi Üniversitesi Tıp F öğretim üyesi Prof. Dr. Buket Dalgıç hocamızın önderliğinde yapılan bir çalışmaydı. Türkiye'de sıklık araştırması yapıldığında 170 kişi de bir gibi sık görüldüğü belirlendi. Amerika yayınlanan Q1 sınıfı önemli bir dergide de yayınlandı. Hastanelerde yapılan bilgilendirmelerle bu hastalık hakkında özellikle birçok kişinin farkındalığı da artmış durumda. Evet, gelinen noktada hemen hemen birçok kişi bu hastalığı biliyor ve herkes herhangi bir şüphe duyduğunda bu hastalığı kolaylıkla taryabiliyor artık. Tabii şu da önemli, özellikle son yıllardaki devletin sağlık alanındaki çalışmaları sonucunda, sağlık alanında gerçekten iyi bir seviyedeyiz. Hemen hemen her şehirde her yerde bu hastalık aklımıza geldiğinde rahatlıkla bu antikor taramasıyla hastalığa tanı koyabiliyoruz.
Sunucu: Sayın Usta peki Mersin Üniversitesi Hastanesi'nde Çölyak Hastalığının tanı ve tedavisi yapılabiliyor mu?
Prof. Dr. Yusuf Usta: Mersin Üniversitesinde çalışan çocuk gastroenteroloji ve besslenme uzmanı olarak bu hastaları ben takip ediyorum. Tanı için yapılması gereken tüm imkanlara sahibiz. Antikor taraması, endoskopik biyopsi gibib.. Kliniğimizde diyetisyenimiz var, diyetisyenimiz diyetlerini düzenli olarak takibini yapıyor. Hasta tanı konduktan 1 ay sonar ilk kontrolleri yapılıyor. Daha sonra 3 ay arayla 2 defa ve daha sonra da her 6 ayda bir kontrolleri yapılıyor. Özellikle adalesan yaştaki çocuklarda tanının gecikmesi veya takibe gelmemeleri ciddi bir sorun yaratabilir. Çünkü çölyak hastalığı, büyüme ve gelişme geriliğine neden olan bir hastalıktır ve ergenlerde tanı konmaz ise boy kısa kalır ve ileri yaşlarda bunun telafisi de yoktur.
Sunucu: Adelesan yaş dediğiniz aralığı da açıklayabilir misiniz sayın Usta?
Prof. Dr. Yusuf Usta: Adelasan yaş dediğimiz ergenlik yaşı kızlarda 8 yaşından sonra erkeklerde de 9 yaşından sonra ortaya başlayan, büyüme ve gelişmenin en hızlı olduğu dönemdir. Yaklaşık kızlarda 15, 16 yaşında, erkeklerde de 18 yaş civarında sonlandır. Bu dönemde erkeklerde ortalama 12-13, kızlarda da 10-11 yaşında boy uzama atağı başlar. Eğer hastalık var ve bu yaşta tanı konmamışsa boy kısalığı daha sonra telafi edilemez, ancak tanı konursa herhangi bir problemle karşılaşmaz. Böylece çocuklar büyüme ve gelişme geriliği ortaya çıkmaz.
Sunucu: Mersin Üniversitesi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Yusuf Usta’ya çok teşekkür ediyoruz. Bölge gündemi programımızda çölyak hastalığını konuştuk. Çölyağa dair farkındalık oluşturmaya çalıştık. Size ve bu hastalıkla mücadelede emeği geçen tüm sağlık çalışanlarına teşekkürlerimizi sunuyoruz. İyi çalışmalar diliyoruz.
Prof. Dr. Yusuf Usta: Ben teşekkür ederim, iyi yayınlar diliyorum.
© 2024 Mersin Üniversitesi Hastanesi. Tüm hakları saklıdır.